Kalbi olan
bence bu yazıyı okumasın. Baştan uyarayım da :P Ha baklavaydı etti düşkünlüğü
olan da okumasın zira abarttık camış gibi yedik.
Haftasonunu
özetini bundan iyi anlatamadım J
Haa yiyeceğiz
gezeceğiz derseniz buyrun naçizane denediğimiz bir kaç tat ile size yardımcı
olmaya çalışayım. Aslında Gaziantep’e 2. gidişim bu ama 2 değil 12 kere de
gidilir 22 kere de gidilir. Evet yemek yemeyi çok seven bir insanım J Yemek için yaşayanlardan hatta.
Yediğin içtiğin seni olsun gezdiğin gördüğünü anlat derler ya bu yazı tam
tersini yaparak yediğim içtiğimi anlatacak J
İlk
gidişimizde 2013 Aralık ayında idi, işin
acemisiymişiz Adana- Antep yaptığımız için günü birlik 1 günlüğüne gittik. Yine
de Katmer, Küşleme, lahmacun ve baklavayı bir güne sığdırabildik. Bu tecrübeden
bu sefer 2 günlük bir Antep seyhati yapalım dedik ama bu da yetmiyor arkadaş.
İmkan varsa 3 gün ideali sanırım.
Biz çok erken
yola çıkmayalım diyip öğlen uçağıyla gittik. Saat 15 gibi indik. Ama ben ciğer
tutkunuyum diyorsanız. Sabah 5 gibi Antep’te olacak bir uçak bulun ki Pazar
ciğerciler kapalıymış. En iyisi Ciğerci Ali Haydar diye duyduk biz hem kendime
hem size not. Aslında yeri gelmişken Pazar günü Antep’te olmak çok mantıklı
değilmiş bunu anladım. Çok gitmek istediğim 2-3 yer kapalıydı hayal kırıklığına
uğradım. Ya Cuma Cumartesi yada Pazartesi Salı orada olmak daha verimli olacak
sanırım. Sırt çantası ile gittiğimiz için hemen kendimizi Havaş’a atıp şehir
merkezine yola çıkıyoruz. Yarım saat sonra Pazar kapalı olan yerlenden biri
olan Halil usta’yı yakalamak için Zeugma’nın orada iniyoruz. Halil usta
Zeugmanın 2 sokak arkasında küşlemesi ile meşhur ve Cumartesi saat 16 – 17 gibi
etler bitermiş ve adamda dükkanı kapatır gidermiş. Biz gittiğimizde şansımıza
daha et vardı. Bu ikinci gidişimiz olduğu için biz birer porsiyon küşleme
yedik. Lahmacun sorduk ama o bitti dediler mesela. Küslemenin porsiyonu 25 tl. Tabi önce hemen kaşık salatan geliyor. Sen
onunla damağını ete hazırlarken isteğinize göre karışık kebap yada küşlemen
geliyor. İlk kez gidenlere oradaki garsonların tavsiyesi karışık kebap oluyor
ki simit kebabı denilen aslında bizim İstanbulda yediğimiz Urfa Adana’ya
benzeyen bir kebap, soslu kuşbaşı et ve de küşlemeden oluşuyor. Benim favorim
simit kebebı açıkcası. Küşleme bana biraz ağır geliyor. İlk kezciler karışık
kebap yesinler. Küşlemeden sonra damağımızı diğer lezzetlerden mahrum bırakmayalım
diye 1 porsiyonda karışık kebap söylüyoruz ki porsiyonu 20tl. Burada ekşi
ayranla yemek lazım bu eti. Toplam 2 kişi 74 tl’ye çıkıyoruz. İlk gittimiz
zaman kalabalıktık hesaba ne ödedik tam hatırlamıyorum ama daha ucuzdu. Bu
sefer bana biraz pahalı geldi açıkcası. Yada daha iyi ifade etmek gerekirse
fiyat olarak İstanbul’dan pek de bir farkı kalmamış gibi geldi. Yemeğin üstüne
çay ikram ettiler eşim içti ama ben damağımdaki o lezzetin gitmesini
istemediğim için içmedim J
Herşey eskisi gibi hiç bir şey değişmemiş
Et bizim işimiz :)
Öncesi sonrası yapmak lazım di mi ama -2016
Eski dostlar eski dostlar - 2013
Bu lezzeti
kültür lezzetiyle harmanlamak için Zeugma’ya döndük ama görevli kapanmaya çok
az kaldığını söyledi. Bu sebeple yine Zeugma’yı gezemedimL Şimdi bir daha gitmem gerekiyor
Antep’e Zeugma’yı gezmek için. Vallahi Zeugma için gideceğim bak J
Bu iki günde
bol bol yiyeceğimiz için bol bol da yürüyelim düşüncesiyle buradan Koçak
baklava’nın Gazi Muhtar’daki yerine yürüdük. Herkesin baklava şurada yenir
burada yenir diye fikri vardır mutlaka ama nerede yenmeyeceğini söyleyeyim İmam
Çağdaş. Dünyadaki en iyi baklavayı yapsalarda artık oraya gitmem açıkcası. İlk
gittiğimiz Antep seyahatinde acemilikle girdik resmen garsonun sipariş alması
için yarım saat bekledik. Paket alacağımız baklavalar için hadi hadi parayı
verin de gidin tavrı vardı, kesinlikle ve kesinlikle tavsiye etmiyorum.
Esnaflığı unutup sizi sadece yolunacak kaz olarak görüyorlar. Koçak da gayet
hoş bir karşılama ile hemen ilgilenildi. Birden fazla çeşit tadabilelim diye
birer porsiyon karışık baklava ile başladık. Kocam etçidir ben tatlıcıyımdır. Bu
sebeple hazır baklavanın harman olduğu yere gelmişken 2. porsiyonu da kare
baklava tercih ettim J Ama siz olsanız siz de yerdiniz. Ben sizi hiç ayıplıyor
muyum? Eğer burada çüş falan diyorsanız yazının devamını okumayın lüften. Hesap
olarak 47 tl ödedik(Çayları kattılar mı emin değilim) Porsiyonu 15 tl gibi
hesaplayabiliriz yani.
Neee 2 porsiyon mu yemiş?
Yenmez mi bu baklava şimdi :)
Mutluluğun
kendisi olmuş halde Üçler lahmacun salonuna yola koyulduk. Gazi Muhtar Paşa
Bulvarından aşağıya doğru yürümeye başladık. Güzel hareketli bir cadde. 2.
Soldan Ayıntap otelinin oradan dönüp Üçler lahmacuna geldik. Zaten tok
olduğumuz için birer lahmacunla yetindik ama ne lahmacun arkadaş. İstanbul’da
yiyebildiğim bir o kalmıştı artık onu da yiyemeyeceğim. Bu incelik bu çıtırlık
ama olmaz ki. 10 tl gibi bir hesapla buradan çıkıp yürüyerek yediklerimizi
eritmeye çalışıyoruz.
Lahmacunlar bile bol bol
Aynı caddeden
aşağı doğru yürürken kafelerin olduğu güzel bir sokak gözümüze çarptı. Oraya
girdik bir yerden kulağımıza müzik sesleri geldi . Birer yorgunluk kahvesi
içmeyi hakettiğimizi düşündük. Buradan aynı caddeyi dümdüz takip ederek Kızılay
kan merkezine kadar gittik. Buradan Küşlemeci Mehmet usta ki kendisi Halil
usta’nın kardeşi, sağa dönersek beyranıyla meşhur Sakıp Usta. Biz küşlemizi
yediğimiz için beyrana doğru yola koyulduk. Sakıp ustanın ışıkları ve
doluluğundan doğru yere geldiğinizi anlıyorsunuz. Beyranlarımızın yanında
ikramlık çiğköfteler salatalar falan geldi ama inanın onlara dokunamadık. İlk
gittiğim Antep gezisinde beni şaşırtan lezzet katmerdi. İkinci Antep gezimizde
ise beni şaşırtan açıkcası beyran oldu. İlk masaya geldiğinde kokusundan çok
ağır olduğu için yiyemeyeceğimi düşündüm. Salçalı yağlı etli bir çorba hele
hele bu kadar yemenin üstüne tamam dedim ziyan oldu. Ama ucundan ucudan
suyundan yemeye başladım. Bir kere çok acılı ben acı yerim ama yiyemiyorsanız
sipariş verirken söyleyin bence. Sanırım bolda sirke ve sarımsak var. Bir iki
kaşık derken tabağın dibini gördüm ve inanılmaz biçimde midemi rahatlattı.
Beyran için çoğu yerde Metanet lokantasını duydum. Pazar fırsat olursa orada da
yiyip karşılaştırmayı düşünüyordum ama fırsat olmadı. Ben Sakıp usta’ya 10
verdim, sizin fırsatınız olursa karşılaştırıp bana söyleyin e mi ;) Bu arada bu kadarcık kısa zamanda bunları
yedik ama hiçbiri de midemize hiçbir rahatsızlık vermedi. Arkalarında sadece lezzet izi bıraktılar.
Bu senenin yıldızı Beyran
Haşatını
çıkardığım kocanın isyanıyla otelimiz olan Şirehan otele gitmek üzere taksiye
bindik ki 10 tl tuttu. Otelimiz eski zamandan kalma taş bir kervansaraydı.
Otele bayıldık. Odaları dekorasyonu çok güzeldi. Aslında benim niyetim
otelimizin yakınında olan Çulcuoğlu kebapta geceyi bitirmekti ama benimle aşık
atamayan kocam ben bittim diyince oraya gitmedik. Üzüldüğüm noktalardan biri bu
mesela Pazar öğlen gittiğimizde Çulcuoğlu kapalıydı. Buranın mantar kebabını
yiyemedik. Siz pazara bırakmayın.
Otelimiz çok doğru bir seçimdi.
Pazar günü
benim en bir sevdiğim, hayatımın anlamı, aşkın tarifi olan katmer günü idi. Siz
neden bahsettiğimi sandınız ki . Bence yok böyle bir lezzet. İlk gittiğimiz
Antep gezisinde Katmerci Zekeriya usta’ya gitmiştik. Halil usta olsun Zekeriya
usta olsun esnaflığın yaşayan profesörleri.
Biz Zekeriya ustayı bulamamıştık telefon etmiştik, çırak gelip bizi
olduğumuz yerden almıştı. Bize Gaziantep’i anlatmışlardı. Nohut dürüm yemedik
diye bize getirtip tattırmışlar. Sohbet etmiştik. Şimdi farklı bir yer
deneyelim dedik. Sabah 7’de kalkıp çarşıdaki Kamterci Murat’ın yolunu tutuk.
Katmerci Murat’ta da lezzet güzel ama aklım Katmerci Zekeriya’da kalmadı desem
yalan olur. Benim aradığım kıtırlıkta değildi sanki. Kaymağı biraz fazla boldu.
Kişi başı 1’er katmer yedik ama hatayı burada yaptık. Öğlen 12’ye kadar heryeri
dolanmamıza rağmen acıkmadık. Güne ılık sütle katmerle başlamak gibisi yok ama J
Katmerci Murat'ın katmeri - 2016
Gözlerindeki aşkı mutluluğu görebiliyor musunuz :)
Zekeriya Usta'nın da hakkını vermek lazım - 2013
Katmerden
sonra kaleye doğru yola çıktık. Saat çok erken olduğu için heryer kapalıydı.
Kalenin oralarda bir mangal gördük insanlar başına toplanmış . Noluyor biri
bedava mı dağıtıyor diye düşündük ki bir baktık bildiğin seyyar ciğerci. Köşe
başı bir seyyar mangallı ciğerciye rastlamanız mümkün.
Burada da yazı buldum oleyyyy :)
Kalenin
dibindeki kır kahvesinde çaylarımız içtikten sonra Kalenin arka tarafındaki
Keçehane caddesini takip ederek Zeytin Han’ı bulduk. Zeytin handaki mağarayı
görmelisiniz. Aslında niyetim zeytinyağı almaktı ama sırt çantamıza sıvı
koyamadığımız için Osmanlı karışımı kahve ile yetindim. Deneyince yorumumu
yazarım.
Zeytinhandaki mağara
Mesela Pazar
gününün bir hayal kırılığıda az ilerideki Antep Sepetinin kapalı olması, düz
ilerlediğinizde İmam Çağdaşı göreceksiniz. Ama dediğim gibi orası sizi
yolunacak bir kaz gibi görüyor o yüzden pas geçmenizi tavsiye ederim.
Bakırcılar çarşısına doğru ilerledik ama burada bile çoğu dükkan kapalı idi.
Hediyelik bakırlarımı ve kocamın aklını alan sac tavamızı aldık J Kendime ve hediyelik kutnu kumaşında
şal aldım. Almacı Pazarını da gezdim ama
gözüme kestirdiğim bir iki dükkandan kart aldım. İstanbul’a kargo yapıyoruz
diyen. Salça, fıstık, biber, zeytinyağı gibi şeyleri kargo yaptıracağım.
Bakırcılardan çıkınca hemen karşıdaki Tahmis kahvesine gidiyoruz. Bana kalsa
burada bütün gün otururum. Çok otantik çok değişik bir yer. Kendi havası
usülleri var resmen. Biz kahvelerimizi
içerken birden müzisyenler müzik yapmaya başladı. Yan masamızda bir amca vardı
ya sahibi ya da oranın müdavimi duvarlarda resimleri falan vardı. Şapkasını
bastonunu astı, masaya oturdu. Cebinden mendilini çıkartıp bir avuç yaş
fıstığını diğer cebindeki kıracağıyla kırıp yemeye başladı. Bir süre sonra
arkadaşları katıldı ona pişpirik oynamaya başladılar. Derken müzik başladı
falan. O amcayla oturup sohbet etmek isterdim mesela. Hayat ona neler
göstermiştir kimbilir.
Tahmis'te menengiç içmeden döner miyim?
Aman Allah'ım çok cool bir gezginim :P Ama yine de klişeden vazgeçmem hehehe
Tahmis
kahvesinden sonra Çulcuoğlu’na gidip kapalı olduğunu görünce hadi dedik Halil
ustanın kardeşi olan Mehmet ustaya gidelim. Yine zaman ve enerji harcamadan
taksi ile (10 tl) gidiyoruz. Bu sefer abartmayıp ben simit kebabı, kocam
kuşbaşı istiyor. İçeceklerle 45 tl’ye kalkıyoruz. Ama arkadaşlar bence Halil
usta. Konseptleri falan herşeyleri aynı sadece Mehmet usta’nın dükkan biraz
daha yeni ve modern ama etteki lezzet Halil usta’da bir tık üstte.
İstanbul’dakilere kıyasla hepsi güzel ama Halil Usta’nın simit kebebı daha sen
ağzına atınca dağılıyor çiğnemene bile gerek kalmıyor. Yine aynı şekilde
küsleme ve kuşbaşını Halil usta’daki yumuşacık Mehmet usta’da biraz daha
çiğniyorsun falan fark var yani. Derdim bu işte 2 kere daha fazla çiğnedim :P
Hayır efendim derdim herşeyi yiyip sizlere en iyisini sunmak J
Mehmet Usta'nın kebaplar ama yok yok Halil
Halil dediysek de kötü demedik :)
Etin üstüne
ne lazım tabiki baklavaaaa. Mehmet ustadan çıkıp Gazi Muhtar Bulvarın’da sola
dönüp 2. Sola dönerek Atatürk bulvarına çıkıyoruz. Biraz ileride baklavanın ve
söbiyetin kralı diye duyduğumuz Zeki İnal’ın tabelasını görüyoruz ama benim
günümü yıkan şey kapalı. Evet bu sebeple Pazar gelmeyin. Ben gerçekten çok
üzüldüm Zeki İnal deneyemedim ama her duyduğum böyle söbiyet yemedik şeklinde.
Atatürk bulvarından devam ediyoruz. Şehitler abidesinin yanındaki merdivenli
sokaktan inip sağa dönünce Çıtır usta Lahmacun fırını var.
Şehirde gezerken karşınıza İstiklal Madalyası çıkarsa şaşırmayın
Şu Balkondan da Atatürk 1933 yılında konuşma yapmış
Oturup birer
lahmacun tadalım dedik. Hiç sipariş falan sormadan fırından sıcak sıcak çıkan
lahmacunları adam birer tane çat çat koyuyor. Maydanozunuz turbunuz geliyor
lahmacundan önce. Yok böyle bir incelik yok böyle bir lezzet. Ya şimdi lahmacun
mu yiyeceğiz tokuz zaten diyen kocam ikinciyi yedi J Öyle lezzetli yani. Kıyasa gelirsek
Üçler mi Çıtır mı diye. Bence Çıtır. Yine arada çok az bir fark var. Sanırım
Çıtır lahmacunu adı üstünde daha çıtır çıtır.
Çıtır bir harika bebeğim
Lahmacunumuzu
da seçtikten sonra tekrar Atatürk Bulvarına çıkıyoruz. Yolun Karşısında Noter
Kapısı vb. Kapılar var. Bu kapılar Bey Mahallesi’ne açılıyor. Eski Gaziantep
Konaklarını falan restore etmişler kimi kafe kimi kitapçı turizme ve şehre
kazandırılmış. Eskişehir yazımı okuduysanız oradaki Odunpazarı gibi. Çok da
güzel Antep’in mimarisi falan çok hoş. Düğün fotoğrafçılarını duyrulur Alaçatı
falan demode olsun bence Bey mahallesini değerlendirin. Sokak aralarında süper
ötesi fotoğraflar çekilir. Biz çok fazla dolanmadan soluklanmak çay kahve içmek
için Papirüs kafenin avlusuna oturduk. Ayrıca üst katta konağın içini
görebiliyorsunuz. Bey mahallesinin sokaklarında kaybolup fotoğraf çekin
gönlünüzün çektiği kafeye gidip çayınızı kahvenizi yudumlayın. Zamanı yavaşlatın
oralarda kimler yaşamış düşünün.
Bir zamanlar burası bir konakmış biliyor musun?
Mimarisi çok güzel keşke korunsa
Şehrin mimarisi gibi minarelerde bir değişikti
Zavallı ayaklarımızı
dinlendirdikten sonra Atatürk bulvarına çıkıp Zeki İnal’da yiyemediğimiz baklavayı
nasıl telafi ederiz diye düşündük. Hadi dedik denize düşen yılana sarılır
Çağdaş’a gidelim. Dümdüz gidince zaten Çağdaş’a çıkıyorsunuz. Gönlüm çok
istemiyordu açıkcası. Gittik içeri girdiğimizde adamlar yine suratımıza bakmadı
herzamanki gibi zorla gidip garson bulup sipariş vermeye çalıştığımda söbiyet
bitti diyip gitti. Ehh dedim çıktım. Zaten yol üstü baklavacı doluydu. Geri
döndük Hacı Baba diye bir baklavacının söbiyeti vitrinden beğendik yedik.
Gayette güzeldi.
Hacı baba bence gayet başarılı
Özetle
aslında yeme içme et lahmacun baklava her yerde güzel. Ama bazı mekanların adı
çıkmış. İmam Çağdaş gibi kimi bozulmuş kimi bozulmamış. Aynı yolu geri dönüp
İstasyon caddesinde sağa dönüp Kamil Ocak stadına doğru gidiyoruz. Stada yakın
Aşina Mutfağı diye bir lokanta var. Aslında bu mekanda yuvalama için Ali Nazik
yiyin içli köfte kuru patlıcan dolması falan yiyin dediler ama biz çok tok
olduğumuz için birer içli köfte bir patlıcan dolması ve eşimin isteği üzerine bir
de kuşbaşı söyleyip paylaştık. İçli köfte 10 numara, patlıcan dolmanın ev
yapımı daha iyisini yemiştim ama o da başarılı. Kuşbaşı öyle bir şey yoktu.
Antep usulü soslu olanı sipariş etmişti eşim. Ağzında dağılıyor. Kekik aroması
hafif acısı falan. Net yediğimiz en iyi kuşbaşıydı. Ali nazik içinde çok
başarılı diyorlar bilginize. Daha da yiyecek ne halimiz ne zamanımız kalmadı.
Aşina'nın içli köftesi kuru patlıcanına kurban
Bu haftasonunu tartışılmaz en başarılı eti idi Aşina Antep usülü soslu kuşbaşı
Uçağımız
18.45 idi Havaş 17.00’de kalkıyormuş. Aşina mutfağı Havaşa yürüme 10 dk. Yavaş
yavaş Havaşın o tarafa geçtik. Yapamadıklarımı aklımıza yazıp bir dahaki sefer
için Antepe güle güle dedik. Zeugma
müzesini gezemedim o yüzden bir daha gelmem gerekiyor ;)
Not: Benim
İmam Çağdaş ile ilgili düşüncelerimi uçaktaki diğer insanlarda katılıyor
sanırım ki herkes kilo kilo baklava getirirken torbaların çoğunluğu Koçak idi.
Güllüoğlu da gördüm. Ama koca uçakta sadece 1 İmam Çağdaş torbası gördüm. Bu
arada İstanbul'a rahat 500 kilo baklavayla geldik J
Unesco Antep’i
gastronomi şehri seçmiş. Ben de test ettim onayladım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder