4 Mart 2016 Cuma

Gaziantep – Lezzetin doğduğu şehir

Kalbi olan bence bu yazıyı okumasın. Baştan uyarayım da :P Ha baklavaydı etti düşkünlüğü olan da okumasın zira abarttık camış gibi yedik.
Haftasonunu özetini bundan iyi anlatamadım J


Haa yiyeceğiz gezeceğiz derseniz buyrun naçizane denediğimiz bir kaç tat ile size yardımcı olmaya çalışayım. Aslında Gaziantep’e 2. gidişim bu ama 2 değil 12 kere de gidilir 22 kere de gidilir. Evet yemek yemeyi çok seven bir insanım J Yemek için yaşayanlardan hatta. Yediğin içtiğin seni olsun gezdiğin gördüğünü anlat derler ya bu yazı tam tersini yaparak yediğim içtiğimi anlatacak J
İlk gidişimizde 2013 Aralık ayında idi,  işin acemisiymişiz Adana- Antep yaptığımız için günü birlik 1 günlüğüne gittik. Yine de Katmer, Küşleme, lahmacun ve baklavayı bir güne sığdırabildik. Bu tecrübeden bu sefer 2 günlük bir Antep seyhati yapalım dedik ama bu da yetmiyor arkadaş. İmkan varsa 3 gün ideali sanırım.
Biz çok erken yola çıkmayalım diyip öğlen uçağıyla gittik. Saat 15 gibi indik. Ama ben ciğer tutkunuyum diyorsanız. Sabah 5 gibi Antep’te olacak bir uçak bulun ki Pazar ciğerciler kapalıymış. En iyisi Ciğerci Ali Haydar diye duyduk biz hem kendime hem size not. Aslında yeri gelmişken Pazar günü Antep’te olmak çok mantıklı değilmiş bunu anladım. Çok gitmek istediğim 2-3 yer kapalıydı hayal kırıklığına uğradım. Ya Cuma Cumartesi yada Pazartesi Salı orada olmak daha verimli olacak sanırım. Sırt çantası ile gittiğimiz için hemen kendimizi Havaş’a atıp şehir merkezine yola çıkıyoruz. Yarım saat sonra Pazar kapalı olan yerlenden biri olan Halil usta’yı yakalamak için Zeugma’nın orada iniyoruz. Halil usta Zeugmanın 2 sokak arkasında küşlemesi ile meşhur ve Cumartesi saat 16 – 17 gibi etler bitermiş ve adamda dükkanı kapatır gidermiş. Biz gittiğimizde şansımıza daha et vardı. Bu ikinci gidişimiz olduğu için biz birer porsiyon küşleme yedik. Lahmacun sorduk ama o bitti dediler mesela.  Küslemenin porsiyonu 25 tl.  Tabi önce hemen kaşık salatan geliyor. Sen onunla damağını ete hazırlarken isteğinize göre karışık kebap yada küşlemen geliyor. İlk kez gidenlere oradaki garsonların tavsiyesi karışık kebap oluyor ki simit kebabı denilen aslında bizim İstanbulda yediğimiz Urfa Adana’ya benzeyen bir kebap, soslu kuşbaşı et ve de küşlemeden oluşuyor. Benim favorim simit kebebı açıkcası. Küşleme bana biraz ağır geliyor. İlk kezciler karışık kebap yesinler. Küşlemeden sonra damağımızı diğer lezzetlerden mahrum bırakmayalım diye 1 porsiyonda karışık kebap söylüyoruz ki porsiyonu 20tl. Burada ekşi ayranla yemek lazım bu eti. Toplam 2 kişi 74 tl’ye çıkıyoruz. İlk gittimiz zaman kalabalıktık hesaba ne ödedik tam hatırlamıyorum ama daha ucuzdu. Bu sefer bana biraz pahalı geldi açıkcası. Yada daha iyi ifade etmek gerekirse fiyat olarak İstanbul’dan pek de bir farkı kalmamış gibi geldi. Yemeğin üstüne çay ikram ettiler eşim içti ama ben damağımdaki o lezzetin gitmesini istemediğim için içmedim J




Herşey eskisi gibi hiç bir şey değişmemiş


Et bizim işimiz :) 

Öncesi sonrası yapmak lazım di mi ama -2016
Eski dostlar eski dostlar - 2013

Bu lezzeti kültür lezzetiyle harmanlamak için Zeugma’ya döndük ama görevli kapanmaya çok az kaldığını söyledi. Bu sebeple yine Zeugma’yı gezemedimL Şimdi bir daha gitmem gerekiyor Antep’e Zeugma’yı gezmek için. Vallahi Zeugma için gideceğim bak J
Bu iki günde bol bol yiyeceğimiz için bol bol da yürüyelim düşüncesiyle buradan Koçak baklava’nın Gazi Muhtar’daki yerine yürüdük. Herkesin baklava şurada yenir burada yenir diye fikri vardır mutlaka ama nerede yenmeyeceğini söyleyeyim İmam Çağdaş. Dünyadaki en iyi baklavayı yapsalarda artık oraya gitmem açıkcası. İlk gittiğimiz Antep seyahatinde acemilikle girdik resmen garsonun sipariş alması için yarım saat bekledik. Paket alacağımız baklavalar için hadi hadi parayı verin de gidin tavrı vardı, kesinlikle ve kesinlikle tavsiye etmiyorum. Esnaflığı unutup sizi sadece yolunacak kaz olarak görüyorlar. Koçak da gayet hoş bir karşılama ile hemen ilgilenildi. Birden fazla çeşit tadabilelim diye birer porsiyon karışık baklava ile başladık. Kocam etçidir ben tatlıcıyımdır. Bu sebeple hazır baklavanın harman olduğu yere gelmişken 2. porsiyonu da kare baklava tercih ettim J Ama siz olsanız siz de yerdiniz. Ben sizi hiç ayıplıyor muyum? Eğer burada çüş falan diyorsanız yazının devamını okumayın lüften. Hesap olarak 47 tl ödedik(Çayları kattılar mı emin değilim) Porsiyonu 15 tl gibi hesaplayabiliriz yani.
Neee 2 porsiyon mu yemiş?
Yenmez mi bu baklava şimdi :)

Mutluluğun kendisi olmuş halde Üçler lahmacun salonuna yola koyulduk. Gazi Muhtar Paşa Bulvarından aşağıya doğru yürümeye başladık. Güzel hareketli bir cadde. 2. Soldan Ayıntap otelinin oradan dönüp Üçler lahmacuna geldik. Zaten tok olduğumuz için birer lahmacunla yetindik ama ne lahmacun arkadaş. İstanbul’da yiyebildiğim bir o kalmıştı artık onu da yiyemeyeceğim. Bu incelik bu çıtırlık ama olmaz ki. 10 tl gibi bir hesapla buradan çıkıp yürüyerek yediklerimizi eritmeye çalışıyoruz.
Lahmacunlar bile bol bol 

Aynı caddeden aşağı doğru yürürken kafelerin olduğu güzel bir sokak gözümüze çarptı. Oraya girdik bir yerden kulağımıza müzik sesleri geldi . Birer yorgunluk kahvesi içmeyi hakettiğimizi düşündük. Buradan aynı caddeyi dümdüz takip ederek Kızılay kan merkezine kadar gittik. Buradan Küşlemeci Mehmet usta ki kendisi Halil usta’nın kardeşi, sağa dönersek beyranıyla meşhur Sakıp Usta. Biz küşlemizi yediğimiz için beyrana doğru yola koyulduk. Sakıp ustanın ışıkları ve doluluğundan doğru yere geldiğinizi anlıyorsunuz. Beyranlarımızın yanında ikramlık çiğköfteler salatalar falan geldi ama inanın onlara dokunamadık. İlk gittiğim Antep gezisinde beni şaşırtan lezzet katmerdi. İkinci Antep gezimizde ise beni şaşırtan açıkcası beyran oldu. İlk masaya geldiğinde kokusundan çok ağır olduğu için yiyemeyeceğimi düşündüm. Salçalı yağlı etli bir çorba hele hele bu kadar yemenin üstüne tamam dedim ziyan oldu. Ama ucundan ucudan suyundan yemeye başladım. Bir kere çok acılı ben acı yerim ama yiyemiyorsanız sipariş verirken söyleyin bence. Sanırım bolda sirke ve sarımsak var. Bir iki kaşık derken tabağın dibini gördüm ve inanılmaz biçimde midemi rahatlattı. Beyran için çoğu yerde Metanet lokantasını duydum. Pazar fırsat olursa orada da yiyip karşılaştırmayı düşünüyordum ama fırsat olmadı. Ben Sakıp usta’ya 10 verdim, sizin fırsatınız olursa karşılaştırıp bana söyleyin e mi ;)  Bu arada bu kadarcık kısa zamanda bunları yedik ama hiçbiri de midemize hiçbir rahatsızlık vermedi.  Arkalarında sadece lezzet izi bıraktılar.

Bu senenin yıldızı Beyran


Haşatını çıkardığım kocanın isyanıyla otelimiz olan Şirehan otele gitmek üzere taksiye bindik ki 10 tl tuttu. Otelimiz eski zamandan kalma taş bir kervansaraydı. Otele bayıldık. Odaları dekorasyonu çok güzeldi. Aslında benim niyetim otelimizin yakınında olan Çulcuoğlu kebapta geceyi bitirmekti ama benimle aşık atamayan kocam ben bittim diyince oraya gitmedik. Üzüldüğüm noktalardan biri bu mesela Pazar öğlen gittiğimizde Çulcuoğlu kapalıydı. Buranın mantar kebabını yiyemedik. Siz pazara bırakmayın.

Otelimiz çok doğru bir seçimdi. 


Pazar günü benim en bir sevdiğim, hayatımın anlamı, aşkın tarifi olan katmer günü idi. Siz neden bahsettiğimi sandınız ki . Bence yok böyle bir lezzet. İlk gittiğimiz Antep gezisinde Katmerci Zekeriya usta’ya gitmiştik. Halil usta olsun Zekeriya usta olsun esnaflığın yaşayan profesörleri.  Biz Zekeriya ustayı bulamamıştık telefon etmiştik, çırak gelip bizi olduğumuz yerden almıştı. Bize Gaziantep’i anlatmışlardı. Nohut dürüm yemedik diye bize getirtip tattırmışlar. Sohbet etmiştik. Şimdi farklı bir yer deneyelim dedik. Sabah 7’de kalkıp çarşıdaki Kamterci Murat’ın yolunu tutuk. Katmerci Murat’ta da lezzet güzel ama aklım Katmerci Zekeriya’da kalmadı desem yalan olur. Benim aradığım kıtırlıkta değildi sanki. Kaymağı biraz fazla boldu. Kişi başı 1’er katmer yedik ama hatayı burada yaptık. Öğlen 12’ye kadar heryeri dolanmamıza rağmen acıkmadık. Güne ılık sütle katmerle başlamak gibisi yok ama J

Katmerci Murat'ın katmeri - 2016
Gözlerindeki aşkı mutluluğu görebiliyor musunuz :) 
Zekeriya Usta'nın da hakkını vermek lazım - 2013 


Katmerden sonra kaleye doğru yola çıktık. Saat çok erken olduğu için heryer kapalıydı. Kalenin oralarda bir mangal gördük insanlar başına toplanmış . Noluyor biri bedava mı dağıtıyor diye düşündük ki bir baktık bildiğin seyyar ciğerci. Köşe başı bir seyyar mangallı ciğerciye rastlamanız mümkün.
Burada da yazı buldum oleyyyy :)

Kalenin dibindeki kır kahvesinde çaylarımız içtikten sonra Kalenin arka tarafındaki Keçehane caddesini takip ederek Zeytin Han’ı bulduk. Zeytin handaki mağarayı görmelisiniz. Aslında niyetim zeytinyağı almaktı ama sırt çantamıza sıvı koyamadığımız için Osmanlı karışımı kahve ile yetindim. Deneyince yorumumu yazarım.
Zeytinhandaki mağara

Mesela Pazar gününün bir hayal kırılığıda az ilerideki Antep Sepetinin kapalı olması, düz ilerlediğinizde İmam Çağdaşı göreceksiniz. Ama dediğim gibi orası sizi yolunacak bir kaz gibi görüyor o yüzden pas geçmenizi tavsiye ederim. Bakırcılar çarşısına doğru ilerledik ama burada bile çoğu dükkan kapalı idi. Hediyelik bakırlarımı ve kocamın aklını alan sac tavamızı aldık J Kendime ve hediyelik kutnu kumaşında şal aldım.  Almacı Pazarını da gezdim ama gözüme kestirdiğim bir iki dükkandan kart aldım. İstanbul’a kargo yapıyoruz diyen. Salça, fıstık, biber, zeytinyağı gibi şeyleri kargo yaptıracağım. Bakırcılardan çıkınca hemen karşıdaki Tahmis kahvesine gidiyoruz. Bana kalsa burada bütün gün otururum. Çok otantik çok değişik bir yer. Kendi havası usülleri var resmen.  Biz kahvelerimizi içerken birden müzisyenler müzik yapmaya başladı. Yan masamızda bir amca vardı ya sahibi ya da oranın müdavimi duvarlarda resimleri falan vardı. Şapkasını bastonunu astı, masaya oturdu. Cebinden mendilini çıkartıp bir avuç yaş fıstığını diğer cebindeki kıracağıyla kırıp yemeye başladı. Bir süre sonra arkadaşları katıldı ona pişpirik oynamaya başladılar. Derken müzik başladı falan. O amcayla oturup sohbet etmek isterdim mesela. Hayat ona neler göstermiştir kimbilir. 
Tahmis'te menengiç içmeden döner miyim?
Aman Allah'ım çok cool bir gezginim :P Ama yine de klişeden vazgeçmem hehehe


Tahmis kahvesinden sonra Çulcuoğlu’na gidip kapalı olduğunu görünce hadi dedik Halil ustanın kardeşi olan Mehmet ustaya gidelim. Yine zaman ve enerji harcamadan taksi ile (10 tl) gidiyoruz. Bu sefer abartmayıp ben simit kebabı, kocam kuşbaşı istiyor. İçeceklerle 45 tl’ye kalkıyoruz. Ama arkadaşlar bence Halil usta. Konseptleri falan herşeyleri aynı sadece Mehmet usta’nın dükkan biraz daha yeni ve modern ama etteki lezzet Halil usta’da bir tık üstte. İstanbul’dakilere kıyasla hepsi güzel ama Halil Usta’nın simit kebebı daha sen ağzına atınca dağılıyor çiğnemene bile gerek kalmıyor. Yine aynı şekilde küsleme ve kuşbaşını Halil usta’daki yumuşacık Mehmet usta’da biraz daha çiğniyorsun falan fark var yani. Derdim bu işte 2 kere daha fazla çiğnedim :P Hayır efendim derdim herşeyi yiyip sizlere en iyisini sunmak J
Mehmet Usta'nın kebaplar ama yok yok Halil 
Halil dediysek de kötü demedik :)


Etin üstüne ne lazım tabiki baklavaaaa. Mehmet ustadan çıkıp Gazi Muhtar Bulvarın’da sola dönüp 2. Sola dönerek Atatürk bulvarına çıkıyoruz. Biraz ileride baklavanın ve söbiyetin kralı diye duyduğumuz Zeki İnal’ın tabelasını görüyoruz ama benim günümü yıkan şey kapalı. Evet bu sebeple Pazar gelmeyin. Ben gerçekten çok üzüldüm Zeki İnal deneyemedim ama her duyduğum böyle söbiyet yemedik şeklinde. Atatürk bulvarından devam ediyoruz. Şehitler abidesinin yanındaki merdivenli sokaktan inip sağa dönünce Çıtır usta Lahmacun fırını var.
Şehirde gezerken karşınıza İstiklal Madalyası çıkarsa şaşırmayın
Şu Balkondan da Atatürk 1933 yılında konuşma yapmış

Oturup birer lahmacun tadalım dedik. Hiç sipariş falan sormadan fırından sıcak sıcak çıkan lahmacunları adam birer tane çat çat koyuyor. Maydanozunuz turbunuz geliyor lahmacundan önce. Yok böyle bir incelik yok böyle bir lezzet. Ya şimdi lahmacun mu yiyeceğiz tokuz zaten diyen kocam ikinciyi yedi J Öyle lezzetli yani. Kıyasa gelirsek Üçler mi Çıtır mı diye. Bence Çıtır. Yine arada çok az bir fark var. Sanırım Çıtır lahmacunu adı üstünde daha çıtır çıtır.
Çıtır bir harika bebeğim 

Lahmacunumuzu da seçtikten sonra tekrar Atatürk Bulvarına çıkıyoruz. Yolun Karşısında Noter Kapısı vb. Kapılar var. Bu kapılar Bey Mahallesi’ne açılıyor. Eski Gaziantep Konaklarını falan restore etmişler kimi kafe kimi kitapçı turizme ve şehre kazandırılmış. Eskişehir yazımı okuduysanız oradaki Odunpazarı gibi. Çok da güzel Antep’in mimarisi falan çok hoş. Düğün fotoğrafçılarını duyrulur Alaçatı falan demode olsun bence Bey mahallesini değerlendirin. Sokak aralarında süper ötesi fotoğraflar çekilir. Biz çok fazla dolanmadan soluklanmak çay kahve içmek için Papirüs kafenin avlusuna oturduk. Ayrıca üst katta konağın içini görebiliyorsunuz. Bey mahallesinin sokaklarında kaybolup fotoğraf çekin gönlünüzün çektiği kafeye gidip çayınızı kahvenizi yudumlayın. Zamanı yavaşlatın oralarda kimler yaşamış düşünün.
Bir zamanlar burası bir konakmış biliyor musun?
Mimarisi çok güzel keşke korunsa 
Şehrin mimarisi gibi minarelerde bir değişikti

Zavallı ayaklarımızı dinlendirdikten sonra Atatürk bulvarına çıkıp Zeki İnal’da yiyemediğimiz baklavayı nasıl telafi ederiz diye düşündük. Hadi dedik denize düşen yılana sarılır Çağdaş’a gidelim. Dümdüz gidince zaten Çağdaş’a çıkıyorsunuz. Gönlüm çok istemiyordu açıkcası. Gittik içeri girdiğimizde adamlar yine suratımıza bakmadı herzamanki gibi zorla gidip garson bulup sipariş vermeye çalıştığımda söbiyet bitti diyip gitti. Ehh dedim çıktım. Zaten yol üstü baklavacı doluydu. Geri döndük Hacı Baba diye bir baklavacının söbiyeti vitrinden beğendik yedik. Gayette güzeldi.
Hacı baba bence gayet başarılı

Özetle aslında yeme içme et lahmacun baklava her yerde güzel. Ama bazı mekanların adı çıkmış. İmam Çağdaş gibi kimi bozulmuş kimi bozulmamış. Aynı yolu geri dönüp İstasyon caddesinde sağa dönüp Kamil Ocak stadına doğru gidiyoruz. Stada yakın Aşina Mutfağı diye bir lokanta var. Aslında bu mekanda yuvalama için Ali Nazik yiyin içli köfte kuru patlıcan dolması falan yiyin dediler ama biz çok tok olduğumuz için birer içli köfte bir patlıcan dolması ve eşimin isteği üzerine bir de kuşbaşı söyleyip paylaştık. İçli köfte 10 numara, patlıcan dolmanın ev yapımı daha iyisini yemiştim ama o da başarılı. Kuşbaşı öyle bir şey yoktu. Antep usulü soslu olanı sipariş etmişti eşim. Ağzında dağılıyor. Kekik aroması hafif acısı falan. Net yediğimiz en iyi kuşbaşıydı. Ali nazik içinde çok başarılı diyorlar bilginize. Daha da yiyecek ne halimiz ne zamanımız kalmadı.
Aşina'nın içli köftesi kuru patlıcanına kurban 

Bu haftasonunu tartışılmaz en başarılı eti idi Aşina Antep usülü soslu kuşbaşı 

Uçağımız 18.45 idi Havaş 17.00’de kalkıyormuş. Aşina mutfağı Havaşa yürüme 10 dk. Yavaş yavaş Havaşın o tarafa geçtik. Yapamadıklarımı aklımıza yazıp bir dahaki sefer için Antepe güle güle dedik.  Zeugma müzesini gezemedim o yüzden bir daha gelmem gerekiyor ;)
Not: Benim İmam Çağdaş ile ilgili düşüncelerimi uçaktaki diğer insanlarda katılıyor sanırım ki herkes kilo kilo baklava getirirken torbaların çoğunluğu Koçak idi. Güllüoğlu da gördüm. Ama koca uçakta sadece 1 İmam Çağdaş torbası gördüm. Bu arada İstanbul'a rahat 500 kilo baklavayla geldik J
Unesco Antep’i gastronomi şehri seçmiş. Ben de test ettim onayladım.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder